
Yeni Şişelerdeki Yıllanmış Şarap
Selim Çıtak'ın yazdığı Wilhelm Steinitz kitabı için değerli bir isme önsöz yazdırmak istediğimizde Büyükusta Mihail Marin'e yaklaştığımızı anımsıyorum. Dünya Şampiyonları'nın neden önemli olduklarını anlatacak, 1-2 sayfalık bir makaleydi aslında kendisinden istediğimiz. Fakat bize yolladığı 10 sayfalık ayrıntılı çalışmayı gördüğümde, iş disiplini ile ne denmek istendiğini uygulamasıyla anlamış oldum. Bir işi sadece yapmış olmak için değil, sanki dünyanın en önemli işiymişçesine yapmanın değerini.
Bu makalenin başlığını da Mihail Marin'in Chess Informant tarafından yayımlanan değerli kitabının isminden ödünç almak istedim: Yeni Şişelerdeki Yıllanmış Şarap!
Hakkında spesifik kitaplar dahi yazılmış olan* satrançta kalıpların tanınması (=pattern recognition) kavramının önemini daha önce birçok incelememde sizlerle buluşturmaya çalışmıştım:
Kalıpların Tanınması
Satranç Analizlerimiz
Kimi zaman da sosyal medya paylaşımlarımda:
Ciocâltea-Mašić ve Geller-Anikaev partilerinin benzerlikleri
Ustalar arasında oynanmış bazı oyunlarda, ya da kompozitörlerin kurguladığı o parlak etütlerde gördüğümüz etkileyici fikirlerin benzerlerine bir başka karşılaşmada rastladığımızda içimizde uyanan "Déjà vu" duygusunu hangimiz hissetmemiş olabilir ki?
Belki de bu nedenle ilerleme arayışındaki genç satrançseverlere geçmiş ustaların öğretici oyunlarının analiz edilmesinin yanı sıra, tema ve motifleri kalben kavrayabilmeleri için taktik alıştırmalar çözmeleri tavsiye edilir. Bu yazımda yalnızca birkaç gün önce karşılaştığım, benim için yeni olan bazı örnekler ile düzenlediğimiz yıldırım turnuvalarından birinde işime yarayan 30 yıllık bir fikri sizlerle paylaşmak istiyorum. Ama önce benzer iki minyatür:
Modern Satranç Minyatürleri ve Çin İşkencesi
Eski satranç kitaplarına olan tutkum hepinizin malumu. The Guardian ve Financial Times gibi süreli yayınlardaki uzun soluklu satranç makaleleriyle tanıdığımız Leonard Barden'in, Wolfgang Heidenfeld'le birlikte 1960 yılında yazdıkları Modern Satranç Minyatürleri adlı kitabı geçen hafta bir sahaftan edindim. Eserde bir oyunla karşılaştığımdaysa gözlerime inanamadım: Bu oyunu gerçekten de bu isimler mi oynamıştı, yoksa bu bir kurgu muydu?
Siyahın ardı ardına yaptığı hatalar sonucunda Smollny için pek de zor olmayan bir galibiyet olsa gerek. Şahsen ben, Barden ve Heidenfeld'in kitaplarında oyunun son bölümündeki o ilham veren (!), parlak kombinezon sebebiyle yer vermiş olduklarını düşünüyorum...
Hollandalı Büyükusta ve satranç yazarı Jan-Hein Donner dendiğinde akla gelen ilk oyunlardan biri, az önce incelediğimiz Smollny-Asafov partisinden 22 yıl sonra oynanmış, kaybettiği bir oyundur.
Bazen tarih gerçekten de tekerrürden mi ibaret? Belki de Donner, o 148 sayfalık ince kitabı incelemiş olsaydı bu şekilde kaybetmezdi, kim bilir? Yorum sizin...
Hodgson'ın Kitabı ve Analiz Edilmemesi Gereken* Bir Karşılaşma
Online turnuvalarda oynanan güncel oyunları takip ederken, kitaplığınızın tozlu raflarında bekleyen bir kitaptan eski bir örnek incelediğiniz arada sıra oluyor mu? Normal bir davranış mı, emin değilim; lakin Analiz Satranç'ta durum tam da böyle.
Çalışmalarını kendi başlarına yayımlayan yazarlara, bilhassa da Büyükusta iseler her daim büyük saygı duyarım. Sizce de bu bir çeşit meydan okuma değil mi? Kitabınızı bir yayınevi yönetimine beğendirmek yerine, 'Eserimin değerinin ondan pek de anlamayan bir yönetici tarafından onaylanmasına ihtiyacım yok!' demek gibi bir şey bu. 1996 yılında yayımlanan "Büyükusta Julian Hodgson'la Saldırı" kitabı da tam da böyle bir çalışma. "Her Şeyle Şaha Karşı", "Şah Avı", "Gelişim Üstünlüğü", "İnisiyatifin Kullanılması", "Kalite Fedası", "Zayıf Renk Kompleksi" ve "Piyon İstilaları" gibi başlıkların arasında benim en çok ilgimi çeken, daha önce başka kitaplarda pek rastlamadığım "Tarayan Filler"'di. Bu temada ele alınan oyunların tümü enteresan olmakla birlikte, birisi beni derinden etkiledi:
AlphaZero'nun izlerini taşıyan bir oyun. Öyle ya, Matthew Sadler ve Natasha Regan'ın yılın kitabı ödülünü kazanan Game Changer isimli kitaplarında fillerin etkisine birkaç örnekte yer verilmişti (D):
Chess.com'da iki haftada bir Pazar günleri saat 15:00'te düzenlediğimiz turnuvalara ilgi oldukça yüksek: Son turnuvamıza 405 satrançsever iştirak etti! Bu turnuvalar dizisinin ikincisindeki yıldırım partimi sizlerle buluşturmak istiyorum. Oysa, "Yıldırım oyunlarının analizi olmaz!" dememiş miydi bizden önceki üstatlar? İstisnalar kaideyi bozmaz, lakin bu oyun benim için doğru söze bir istisna teşkil ediyor:
Yazımı noktalarken, günümüz Dünya Şampiyonu Magnus Carlsen'in ilk resmi Dünya Şampiyonu Wilhelm Steinitz anısına düzenlenecek olan Steinitz Anma Satranç Turnuvası'na katılacağı haberini büyük bir keyifle okudum. Belki de ne varsa eskilerde vardır, kim bilir?